Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Tom Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom gazed deeply into Mary's eyes.
Derin deniz fobisine sahip misin?
- Do you have deep sea phobia?
Hazine, denizin derinliklerine gömüldü.
- The treasure was buried in the deepest of the sea.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Ailesini çok endişelendirdi.
- He caused his parents a lot of anxiety.
Onun romanları benim için çok anlaşılmazdır.
- His novels are too deep for me.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
- We never experience our lives more intensely than in great love and deep sorrow.
Son zamanlarda, uzaktan eğitim hakkında bir çok konuşma vardı.
- Recently, there's been a lot of talk about distance education.
Bir çok öğrenci Bay Brown'a saygı duyuyor.
- A lot of students look up to Mr Brown.
Tom'un pes bir sesi var.
- Tom has a deep voice.
Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
- I am deeply interested in art.
Onlar ona yürekten hayrandır.
- They admire her deeply.
He wants to make gobs of money selling cassettes.
... in, I want to still get a lot of people in. I want to ask you something, Mr. President, ...
... My first video, yes, it had a lot of views. ...