Başarmak için sıkı çalıştım.
- I worked hard to succeed.
Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.
- Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.
You can be sure that justice will win out in the end.