Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Gelmememiz söylendiği zaman, gitmek için daha da istekli oluruz.
- When we are told not to come, we become all the more eager to go.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to go to Boston.
Onlar seni görmek için sabırsızlanıyorlar.
- They're eager to see you.