Yabani kuşları izlemek çok eğlenceli.
- Watching wild birds is great fun.
Yabani kuşları izliyorum.
- I am watching wild birds.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.
- The sun goes down in a wild blaze of color.
Tom'a göre, Mary yatağında çılgın.
- According to Tom, Mary is wild in bed.
Odada çılgın gibi koşuşturma.
- Don't run about wildly in the room.
Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?
- Could you survive alone in the wilderness?
Kır çiçeklerini öğrenmeyi seviyorum.
- I like studying wild flowers.
Tom ve Mary nehrin yanında birkaç kır çiçeği topladı.
- Tom and Mary picked some wildflowers by the river.
Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
- Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
- Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?
- Could you survive alone in the wilderness?
Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.
- The organization plays a principal role in wildlife conservation.
Bölge, manzarası ve yaban hayatı ile ünlüdür.
- The area is notable for its scenery and wildlife.
Sami, Kanada'nın geniş, vahşi doğasında yürüyüşe bayılıyordu.
- Sami loved hiking in the vast Canadian wilderness.
Sami, geniş Rus vahşi doğasında yürüyüşe çıkmayı seviyordu.
- Sami loved hiking in the vast Russian wilderness.
Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
- The consumer price index has been fluctuating wildly.
Kalbi çılgınca çarpıyordu.
- His heart was beating wildly.
Parti oldukça tenhaydı.
- The party was pretty wild.
Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.
- Wild weather is forecast for our region today.
Senin hayal gücünün vahşice koşmasına izin ver.
- Let your imagination run wild.
Çocuklar vahşice koşuyor.
- The kids are running wild.
Is stolen abroad the wildering night,.
The island of Chincoteague is famous for its wild horses.
After mending the lion's leg, we returned him to the wild.
The javelin flew wild and struck a spectator, to the horror of all observing.
It's not a term that we in the police had heard before, the chief said, noting that the police were unaware of any similar incident in the park recently. They just said, 'We were going wilding.' In my mind at this point, it implies that they were going to raise hell..
Her mother was wild with fear when she didn't return home after the party.