Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Orijinal qipao geniş ve boldu.
- The original qipao was wide and loose.
Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.
- The earthquake caused widespread damage.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Sizin tahmin hedeften uzak.
- You're wide of the mark.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Evlenmeden önce gözlerinizi sonuna kadar açık tutun ve daha sonra yarı kapalı tutun.
- Keep your eyes wide open before marriage and half shut afterwards.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Tom'un gözleri apaçık.
- Tom's eyes are wide open.
Kapıyı apaçık buldum.
- I found the door wide open.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Çok çeşitli konular tartıştık.
- We discussed a wide range of topics.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Tom henüz tamamen uyanık değil.
- Tom isn't wide awake yet.
Another technique is cyst aspiration with a wide-bore needle.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Ayakları ayrık durdu.
- He stood with his feet wide apart.
Bacakları ayrık durdu.
- He stood with his legs wide apart.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.
- I don't see how Tom can stay up all night and then be so wide awake at work.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Sanırım sen bütün dünyada en güzel kadınsın.
- I think you're the most beautiful woman in the whole wide world.
Biz daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmak istiyoruz.
- We want to reach a wider audience.
Bir polarize fişin biri diğerinden daha geniş olan iki ağzı vardır.
- A polarized plug has two blades with one wider than the other.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Ben, tam olarak on mil yürüdüm.
- I completely walked ten miles.
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
O roman geniş ölçüde okundu.
- That novel was widely read.
Japon ekonomisi geniş ölçüde büyüdü.
- The economic of Japan grew up widely.
Nehir, Avrupa'daki en geniştir.
- The river is the widest in Europe.
Bu nehir Avrupa'daki en geniş nehir.
- This river is the widest in Europe.
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
O bütünüyle yanlış değil.
- This isn't completely wrong.
O bütünüyle yanlış değil.
- That's not completely wrong.
Söylenti her yerde yayıldı.
- The rumor spread far and wide.
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
The inquiry had a wide remit.
He was wide awake.
The arrow fell wide of the mark.
He travelled far and wide.
We walked down a wide corridor.
That team needs a decent wide player.
He's so obnoxious that everyone gives him a wide berth.
Steer to port and give the rocks a wide berth.
Well, I suppose you could say the weatherman was wide of the mark again then!.
The fate of the loan sailor is still wide open.
It was a wide open frontier town before the railroad came.
It was a bright, sunny morning, and the windows stood wide open.
He left himself wide open to criticism.
The world airline fleet of long-range aircraft consists almost entirely of wide-bodies.
WorldWideWeb: Proposal for a HyperText Project.
The twister cut a wide swath of destruction in Utica, a town of 2,000 people about 90 miles southwest of Chicago.
With his signature red beret and class-based rhetoric, president Hugo Chavez has cut a wide swath through this oil-rich but impoverished nation.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
... internet. We wrote the World Wide Web. In addition, we also helped to invent television, ...
... and a literal World Wide Web, a network that, as we have seen, ...