Şimdi nereye gidiyorlar?
- Where are they going to right now?
Ona nereye gittiğini sordum.
- I asked him where he was going.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
Demiryolu istasyonu nerede?
- Where is the railroad station?
Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
Nereden kitap alabilirim?
- Where can I buy books?
Biz düşmanın nereden saldıracağını önceden tahmin ettik.
- We anticipated where the enemy would attack.
Harita üzerindeki konumumuz neresidir?
- Where is my position on the map?
Hani küçük prensesim?
- Where's my little princess?
Biz nerede olursa olsun bize yöneltilen teröre hızlı ve kararlı bir şekilde cevap yeteneğine sahip olacağız.
- We shall have the ability to respond rapidly and decisively to terrorism directed against us wherever it occurs.
Aksiyon nerede olursa olsun gideceğiz.
- We'll go wherever the action is.
Durum ya batarsın ya da çıkarsın noktasına geldi.
- The situation has come to the point where we either sink or swim.
Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.
- Foreign accent syndrome is an as-yet unexplained medical condition where the patient can no longer pronounce his mother tongue correctly and seems to have a foreign accent.
Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
- Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
- In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
- His reputation goes with him wherever he goes.
O nereye giderse kaybolur.
- He gets lost wherever he goes.
Tom nerede isterse yiyebilir.
- Tom may eat wherever he wants to.
Nereye gidersen git, nereden geldiğini unutma.
- Wherever you go, don't forget where you came from.
Her nereye istersen gidebilirsin.
- You can go wherever you want to go.
Her nereye gitsem köpek beni izler.
- The dog follows me wherever I go.
Her nerede söylersen, Tom.
- Wherever you say, Tom.
Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.
- I take my camera with me wherever I go.
Her nereye gitse, oldukça sevilir.
- Wherever she goes, she is well liked.
Their job is to go where they are called.
You may do that wherever you want.
- You may do that wherever you want to.
I will follow you wherever you go.
- I'll follow you wherever you go.
Add quotations wherever they are needed.
Wherever have you been, all my life?.
You can sit wherever you like.
... thing in there. And, you know, for me, it's, like, you just write whenever and wherever ...
... thing. And that is parents. We need moms and dads, helping to raise kids. Wherever possible ...