Onun hakkında her şey griydi.
- Everything about him was grey.
Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.
- Some people believe that Japan is No.1 in everything.
Maria, 35 yılı aşkın bir süredir arazide istihdam edildiği için, sütçülük hakkında herşeyi bilir.
- Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.
- Tell Tom everything's fine.