Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.
- The ship transports raw materials from Indonesia.
Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.
- Japan depends on imports for raw materials.
Sizce ben çok materyalist miyim?
- Do you think I'm too materialistic?
Mary bir materyalisttir.
- Mary is a materialist.
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
- I think that this material is of benefit to everyone.
Malzemeleri Malezya'dan alırız.
- We get the materials from Malaysia.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in material gains.
Antik dönem Gnostikleri maddesel dünyanın içkin olarak kötücül olduğuna inanıyorlardı.
- The ancient Gnostics believed that this material world was innately malevolent.
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
- After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
Maddeci olduğumu sanmıyorum.
- I don't think I'm materialistic.
Senin gerçekliğe bakışın fazla maddeci.
- Your view of reality is too materialistic.