O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
- He neither spoke nor wept, but went out in silence.
Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
- Tom put his hat on and went outside.
Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
- I was obliged to go out yesterday.
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
- It's fun to go out with her.
Dışarıya çıkmak ve yiyecek bir şey almak ister misin?
- Do you want to go out and get something to eat?
Benimle flört etmek ister misin?
- Would you like to go out with me?
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
- I don't want to go out.
Tom muhtemelen dışarı gitmek ve oynamak istedi.
- Tom probably wanted to go out and play.
Dışarı gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay home than go out.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- Daddy, may I go out and play?
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- I'm going to go out this afternoon.
The lights went out.
They've been going out since for 3 years now, but still live apart.
He thought Nehru jackets went out only in the late seventies.
After going to Joan's for dinner, they went out.
And cold the poor man lies at night, / And so goes out the year.
... THE MAGIC SHOP ACROSS THE MALL WENT OUT OF BUSINESS. ...