well informed; certain; sure

listen to the pronunciation of well informed; certain; sure
English - Turkish

Definition of well informed; certain; sure in English Turkish dictionary

perfect
mükemmel

O mükemmel olmaktan uzaktır. - He is far from perfect.

Kız kardeşim mükemmel görüşe sahiptir. - My sister has perfect vision.

perfect
kusursuz

Kim kendi anadilini kusursuz bir biçimde bilir? - Who knows his own mother tongue perfectly?

Bu rapor kusursuz değil. - This report is not perfect.

perfect
olgun
perfect
tamamlanmış geçmiş zamanlı fiil
perfect
mükemmelleştirilmiş
perfect
tastamam
perfect
berkemal
perfect
tam

Ben tamamen normalim. - I'm perfectly normal.

Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum. - I can understand your position perfectly.

perfect
eksiksiz
perfect
iyice öğrenilmiş
perfect
mükemmelleştir(mek)
perfect
aynı çiçekte hem erkeklik hem dişilik uzvu olan
perfect
{f} mükemmelleştirmek

Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı. - He spent hours perfecting his air guitar skills.

perfect
{f} kusursuz yapmak
perfect
(fiil) tamamlamak, kusursuz yapmak, mükemmelleştirmek
perfect
{f} bitirmek, tamamlamak
perfect
{s} k.dili. tam, sapına kadar: perfect nonsense tam
perfect
{f} geliştirmek
English - English
perfect
well informed; certain; sure
Favorites