O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.
- He will never yield to the pressure of a politician.
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
- Public pressure forced the army to act.
Büyük basınç nedeniyle boru patladı.
- The pipe burst due to great pressure.
Sağlığın bir basınç ölçeri olarak kan basıncı önemlidir.
- Blood pressure is important as a barometer of health.
Basınçlı kabın içinde ne pişiriyorsun?
- What are you cooking inside the pressure pot?
Büyük bir aileyi geçindirmenin sıkıntıları onunla arayı kapatmak için başlıyor.
- The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to pressure you.