Benim işim bulaşık yıkamaktır.
- My job is to wash dishes.
Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.
- Mike doesn't have to wash his mother's car today.
Gömlek çok kirli. Sen okula gitmeden önce, o yıkanmak zorunda.
- The shirt is very dirty. Before you go to school, it has to be washed.
İlk olarak yıkanmak istiyorum.
- I want to wash up first.
Jane'in yıkanacak çok giysisi var.
- Jane has a lot of clothes to wash.
Ben suluboyayı pastel boyadan daha fazla seviyorum.
- I like watercolors more than pastels.
O güzel suluboya resim yapıyor.
- She makes beautiful watercolor paintings.