Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
- I forced myself to stay alert.
Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
- My son needs to be more alert at school.
Uyanık kalmak zorundayız.
- We've got to stay alert.
Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.
- I feel more alert after drinking a cup of coffee.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.