watchful; wary; alert

listen to the pronunciation of watchful; wary; alert
English - Turkish
dikkatli, uyanık, tetikte
vigilant
{s} açıkgöz
vigilant
uyanık

Leyla ve Sami uyanık olmak zorunda. - Layla and Sami have to be vigilant.

Uyanık olmak zorundayız. - We have to be vigilant.

vigilant
{s} ihtiyatlı
vigilant
uyumayan
vigilant
tetikte

Biz tetikte kalmalıyız. - We must remain vigilant.

Çok tetikte olamazsın. - You can't be too vigilant.

watchful; alert
uyanık; uyarı
vigilant
{s} uyanık, tetikte, dikkatli, ihtiyatlı, tedbirli
vigilant
(Askeri) UYANIK; MÜTEYAKKIZ
English - English
vigilant
Watchful; alert
erect