Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Tekerlekli sandalyede seninle konuşmak isteyen bir kadın var.
- There's a woman in a wheelchair wanting to talk to you.
O filmi iki kez görmek isteyen birini hayal bile edemiyorum.
- I can't imagine anyone wanting to see that movie twice.
Eğer benim yapmamı istiyorsan, senin çocuklarına bakmaya istekliyim.
- I'm willing to take care of your children, if you want me to.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
Ne içmeyi arzu edersiniz?
- What do you want to drink?
Tom, beni arzu ettiğim şeyi yapmaktan alıkoydu.
- Tom stopped me from doing what I wanted to do.
Sebep olmadan asla kızgın olmam.
- I'm never angry without reason.
Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.
- Farragut captured New Orleans without a fight.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Dan'in idam cezası şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse çevrildi.
- Dan's death sentence was commuted to life in prison without parole.
Mütevazilik olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
Siz istemiyorsanız onun tavsiyesini almanıza gerek yok.
- It is not necessary for you to take his advice if you don't want to.
Ayakkabılarının tamir edilmesi gerekiyor.
- Your shoes want mending.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
- Separate your wants from your needs.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
- Separate your wants from your needs.
İhtiyaç duyduğun yardımı almanı istiyorum.
- I want you to get the help that you need.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
- Separate your wants from your needs.
Seni sıkıntıya sokmak istemiyorum.
- I don't want to put you to any trouble.
Sami, Leyla'yı sıkıntıya sokmak istemedi.
- Sami didn't want to get Layla in trouble.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without her.
Biz o olmadan gitmek zorunda kalabiliriz.
- We may have to go without her.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Biraz daha pasta istersen, bütün yapman gereken istemek.
- If you wanted more cake, all you had to do was ask.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
- I couldn't have done that without your help.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
but where other powers of entertainment are wanting, the true philosopher will derive benefit from such as are given.
And all for the want of a horseshoe nail.
What do you want to eat?.
he that hath skill to be a pilot wants a ship; and he that could govern a commonwealth wants means to exercise his worth, hath not a poor office to manage.
There was something wanting in the play.
The mowing-machine always wanted oiling. Barnet turned it under Jacob's window, and it creaked—creaked, and rattled across the lawn and creaked again.
... you want to talk with, you don't think about wanting to ...
... help to make the world a better place. She came to me wanting to write an undergraduate ...