Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

wandering; vagrant; vagabond

listen to the pronunciation of wandering; vagrant; vagabond
English - Turkish

Definition of wandering; vagrant; vagabond in English Turkish dictionary

vague
{s} belirsiz

Tom belirsiz bir cevap verdi. - Tom gave a vague answer.

O, belirsiz bir yanıt verdi. - He gave a vague answer.

vague
{s} hayal meyal

Tom Mary ile tanıştığını hayal meyal hatırlıyor. - Tom vaguely remembers meeting Mary.

Onunla karşılaştığımı hayal meyal hatırlıyorum. - I vaguely remember meeting him.

vague
{s} müphem
vague
bellisiz
vague
üstü kapalı
vague
belgisiz
vague
anlaşılmaz

Biraz anlaşılmaz olmaktan kendimi alamadım. - She couldn't help but be a little vague.

Tom oldukça anlaşılmaz davranıyor, değil mi? - Tom is being quite vague, isn't he?

vague
{s} dalgın
vague
{s} belirsiz, müphem, muğlak; bulanık
vague
{s} kararsız

O, yapmak istediği şey hakkında kararsız görünüyordu. - He seemed vague about what he wanted to do.

English - English
vague