Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür.
- He is, so to speak, a walking dictionary.
Ken ile yürüyen kız May'dir.
- The girl walking with Ken is May.
John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
- I watched John and Mary walking hand in hand.
Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım.
- Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park.
O yalnız yürümeyi sever.
- She likes walking alone.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
Yürümek iyi egzersizdir.
- Walking is good exercise.
Ona ayaklı sözlük derler.
- He is called a walking dictionary.
O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir.
- He's what they call a walking encyclopedia.
Büyükbabam bastonsuz yürüyemez.
- My grandfather cannot walk without a walking stick.
O saatlerdir yürümekteydi.
- He had been walking for hours.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
Parkta dolaşmaktan hoşlanıyor.
- He likes to walk about in the park.
Her sabah yürüyüşe çıkarım.
- I take a walk every morning.
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- How about taking a walk?
Bu sıcakta işe yürüyerek gitmek kötü bir fikir.
- Walking to work in this heat is a bad idea.
Son otobüsü kaçırdım ve eve yağmur altında yürüyerek gitmek zorunda kaldım.
- I missed the last bus and had to walk home in the rain.
O, spor salonuna yürümedi.
- She did not walk to the gym.
O yalnız yürümeyi sever.
- She likes to walk alone.
He's a walking refrigerator.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We have walked all around the lake.
Adam köşenin çevresinde gezindi.
- The man walked around the corner.
Onu arayarak etrafta gezindi.
- She walked around looking for him.
Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
- In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Sen tamamen hareketsiz olmalısın ve parmak uçlarında yürümelisin. Bebek uyuyor.
- You must be completely still and walk on your tip-toes. The baby is asleep.
Sahilde gezinti yaptık.
- We went for a walk on the beach.
Tom ince bir çizgi üzerinde yürümek zorundadır.
- Tom has to walk a fine line.
Buz üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.
- The ice is thick enough to walk on.
Try walking in my shoes!.
Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor.
- Tom is coming up the front walk.
Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.
- As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
Phil's mother is a walking miracle after surviving that accident.
The walking helped her.
good walking shoes.
If you leave your wallet lying around, it’s going to walk.
I carefully walked the ladder along the wall.
If we don't offer him more money he'll walk.
Debugging this computer program involved walking the heap.
The Ministry of Silly Walks is underfunded this year.
The museum’s not far from here – you can walk it.
Will you walk me home?.
The pitcher now has two walks in this inning alone.
It’s a long walk from my house to the library.
The county had a successful defense only because the judge kept telling the jury at every chance that the cyclist should have walked his bicycle like a pedestrian.
... So I'm looking for a trip that has less walking and less ...
... automatically figure out when the user is walking, cycling, ...