walk to and fro in a small space

listen to the pronunciation of walk to and fro in a small space
English - Turkish

Definition of walk to and fro in a small space in English Turkish dictionary

pace
{i} (yürürken atılan) adım
pace
yürürken atılan adım
pace
adim atmak
pace
arşınlamak
pace
adımlamak
pace
koşu ya da yürüyüş hızını belirlemek
to and fro
bir ileri bir geri

Onun evinin önünde bir ileri bir geri yürüdü. - He walked to and fro in front of her house.

to and fro
ileri geri

Biz ileri geri koşuyorduk. - We were running to and fro.

Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü. - The lion walked to and fro in its cage all day.

to and fro
Bir yandan öbür yana; bir aşağı bir yukarı
to and fro
ıvır-zıvır dan
pace
bir a dımda katedilen mesafe
pace
{i} uygun adım yürüyüş
pace
{f} adımla

Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım. - When it started to get dark, I quickened my pace.

pace
set the için pace yarış veya yürüyüşte sürati tayin etmek
pace
put one through his paces bir kimsenin kabiliyetini denemek
pace
{f} düzene sokmak
pace
(Askeri) (GROUND FORCES) YÜRÜYÜŞ HIZI (KARA KUVVETLERİ): Kara Kuvvetlerinde, önceden belirtilmiş ortalama yürüyüş hızını düzenleyen bir kol veya unsurun hızı
pace
{f} hızını ayarlamak
pace
yürüyüş sürati
pace
{f} bir

Benim bir kalp pilim var. - I've got a pacemaker.

Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir. - I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.

pace
(fiil) adımlamak, yürümek, volta atmak, düzene sokmak, hızını ayarlamak, rahvan gitmek
pace
{i} hız

Lütfen çok hızlı yürüme. Sana ayak uyduramıyorum. - Please don't walk so fast. I can't keep pace with you.

O büyük bir hızla yürüdü. - He walked at a quick pace.

pace
(isim) adım, yürüyüş, uygun adım yürüyüş, hız
pace
hatve
to and fro
(deyim) oteye beriye,yukari asagiya
to and fro
aşağı yukarı
to and fro
öne arkaya
to and fro
bir yandan öbür yana; bir aşağı bir yukarı: We walked to and fro along the platform. Peron boyunca volta attık
to and fro
bir aşağı bir yukarı
English - English
pace

Groups of men, in all imaginable attitudes, were lying, standing, sitting, or pacing up and down.

to and fro
The movement (of someone or something) forward followed by a return to the same position. May refer to a concept such as an emotional state or a relationship as well as a physical thing
to and fro
To go back and forth; to alternate
to and fro
Back and forth; with an alternating motion

A light tossing to and fro and still rapidly advancing showed that one of the newcomers carried a lantern.

to and fro
Pertaining to something or someone moving forward and back to the same position
to and fro
moving from one place to another and back again; "he traveled back and forth between Los Angeles and New York"
to and fro
Back and forth. continuous movement of people or things from place to place toing and froing
to and fro
back and forth
walk to and fro in a small space

    Turkish pronunciation

    wôk tı ınd frō în ı smôl speys

    Pronunciation

    /ˈwôk tə ənd ˈfrō ən ə ˈsmôl ˈspās/ /ˈwɔːk tə ənd ˈfroʊ ɪn ə ˈsmɔːl ˈspeɪs/
Favorites