There was a knock at the front door.
- Ön kapıda bir vuruş vardı.
There was a knock at the door.
- Kapıda bir vuruş vardı.
At this time, he's our best batter.
- Bu zamanda, o bizim en iyi vuruşçumuz.
Tom bats cleanup on our team.
- Tom bizim takımda kurtarma vuruşu yapar.
He has a high batting average.
- Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.
He hit a home run in the first inning.
- İlk atışta tur vuruşunu yaptı.
Tom swung the bat and hit a home run.
- Tom sopayı salladı ve bir tur vuruşu yaptı.
We saw Mac make a fantastic shot.
- Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
Do you want to hit me? Go ahead and take your best shot.
- Bana vurmak istiyor musunuz? Devam edin ve en iyi vuruşunuzu yapın.
Tom made a good putt.
- Tom iyi bir vuruş yaptı.
That was an excellent putt.
- O mükemmel bir vuruştu.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Lightning struck the tower.
- Yıldırım kuleyi vurdu.
The boxer struck his opponent hard.
- Boksör rakibine sert vurdu.
Benjamin shot a bear with a rifle.
- Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
The policeman was off duty when he was shot to death.
- Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.
Dan was immediately smitten with Linda.
- Dan hemen Linda'ya vuruldu.
He was smitten with your mother.
- O senin annene vurulmuş.
The manager reprimanded the man by pounding on the table.
- Müdür masaya vurarak adamı azarladı.
Tom started pounding on the door.
- Tom kapıya vurmaya başladı.
An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.
- Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu.
If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.
- Zamanında vuruş olmasaydı, bizim takım oyunu kaybetmiş olurdu.
I saw him beating the animal.
- Onun hayvana vurduğunu gördüm.
The rain was beating against the windows.
- Yağmur pencerelere vuruyordu.
He has a high batting average.
- Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.
Hold on, someone is knocking at my door.
- Bekle , biri kapıma vuruyor.
Tom knocked him down.
- Tom ona vurup yere yıktı.
It was a bright cold day in April, and the clocks were striking thirteen.
- Nisanda aydınlık soğuk bir gündü ve saat on üçü vuruyordu.
Have you ever beaten your dog?
- Hiç köpeğine vurdun mu?
I've never beaten Tom.
- Ben hiç Tom'a vurmadım.
I don't blame you for hitting him.
- Ona vurduğun için seni suçlamıyorum.
Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
- Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
I have a strong backhand.
- Güçlü bir ters vuruşum var.
Tom whacked the dog with his cane.
- Tom bastonu ile köpeğe vurdu.
Tom began to beat his son.
- Tom oğluna vurmaya başladı.
The rain beats against the window pane.
- Yağmur pencere camına vuruyor.