He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
We lay emphasis on the importance of being sincere.
- Biz samimi olmanın önemini vurgularız.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
This point deserves special emphasis.
- Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.
The word before XYZ should be highlighted in yellow.
- XYZ'den önceki kelime sarı ile vurgulanmalı.
Take a screenshot of just the highlighted text.
- Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.
He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
- Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.
Where is the accent on the word 'Australia?'
- 'Avustralya' kelimesinde vurgu nerede?
In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.
- Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
She emphasized the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
You should emphasize that fact.
- O gerçeği vurgulamalısın.
There was a statement in the Asahi newspaper yesterday or the day before stressing that you shouldn't quote Wikipedia.
- Dün ya da evvelsi gün Asahi gazetesinde Wikipedia'dan alıntı yapmamanız gerektiğini vurgulayan bir ifade vardı.
However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
- Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.