vurgular

listen to the pronunciation of vurgular
Turkish - English
emphasizes
third-person singular of emphasize
vurgu
(Hukuk) emphasis

This point deserves special emphasis. - Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.

We lay emphasis on the importance of being sincere. - Biz samimi olmanın önemini vurgularız.

vurgu
emphesis
vurgu
{i} point

I want to stress this point. - Bu konuyu vurgulamak istiyorum.

This point deserves special emphasis. - Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.

vurgula
accent
vurgu
(Bilgisayar) highlight

The author's juxtaposition of the two characters highlights their differences, but also their similarities. - Yazarın iki karakteri bir araya getirmesi, onların farklılıklarının yanı sıra onların benzerliklerini de vurguluyor.

Take a screenshot of just the highlighted text. - Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.

vurgu
(Gıda) pulse
vurgu
(Dilbilim) stressed

I stressed the point. - Ben konuyu vurguladım.

I wrote down every phrase in his speech that he stressed. - Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.

vurgula
(Muzik) accentuate
vurgu
accent

The accent of this word is on the second syllable. - Bu kelimenin vurgusu ikinci hecede.

Where does the accent fall in the word Australia? - Avustralya kelimesinde vurgu nereye düşer?

vurgu
{i} emphasize

You should emphasize that fact. - O gerçeği vurgulamalısın.

I want to emphasize this point in particular. - Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.

vurgula
{f} emphasize

You should emphasize that fact. - O gerçeği vurgulamalısın.

The doctor emphasized that the patient had only a few days. - Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü olduğunu vurguladı.

vurgula
{f} stressed

However, stressed Vladimir Putin, today is another situation. - Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.

He stressed the convenient aspects of city life. - Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.

vurgula
{f} highlight

Fadil's story was highlighted in several newspapers. - Fadıl'ın hikayesi birkaç gazetede vurgulandı.

Take a screenshot of just the highlighted text. - Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.

vurgula
impress on
vurgu
ictus
vurgu
word accent
vurgu
decompression sickness
vurgu
stress

I wrote down every phrase in his speech that he stressed. - Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.

I stressed the point. - Ben konuyu vurguladım.

vurgu
phonetics accent, stress
vurgu
stress; accent
vurgu
emphases
vurgula
keynote
önemini vurgular
(Hukuk) (yararını) emphasises the interest in
Turkish - Turkish

Definition of vurgular in Turkish Turkish dictionary

Vurgu
aksan
vurgu
Konuşma veya okuma sırasında bir hece veya kelimenin diğerlerinden daha baskılı söylenmesi
vurgu
Konuşma ya da okuma sırasında bir hece ya da sözcüğün diğerlerinden daha baskılı söylenmesi
vurgular
Favorites