The manager reprimanded the man by pounding on the table.
 - Müdür masaya vurarak adamı azarladı.
The boxer struck his opponent hard.
 - Boksör rakibine sert vurdu.
Tom struck the wall with his fist.
 - Tom yumruğu ile duvara vurdu.
Benjamin shot a bear with a rifle.
 - Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
The man who shot him was Sirhan Bishara Sirhan.
 - Onu vuran adam Sirhan Bişara Sirhandı.
He was smitten with your mother.
 - O senin annene vurulmuş.
Dan was immediately smitten with Linda.
 - Dan hemen Linda'ya vuruldu.
Tom started pounding on the door.
 - Tom kapıya vurmaya başladı.
I asked Tom to stop pounding on the wall.
 - Tom'un duvara vurmasını bırakmasını istedim.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
 - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.
 - Zamanında vuruş olmasaydı, bizim takım oyunu kaybetmiş olurdu.
The rain was beating against the windows.
 - Yağmur pencerelere vuruyordu.
I saw him beating the animal.
 - Onun hayvana vurduğunu gördüm.
He has a high batting average.
 - Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.
The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
 - Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.
I heard a knock at the door.
 - Kapıda bir vurma sesi duydum.
It was a bright cold day in April, and the clocks were striking thirteen.
 - Nisanda aydınlık soğuk bir gündü ve saat on üçü vuruyordu.
I've never beaten Tom.
 - Ben hiç Tom'a vurmadım.
Have you ever beaten your dog?
 - Hiç köpeğine vurdun mu?
We couldn't stop him from hitting her.
 - Onun ona vurmasını engelleyemedik.
Tom didn't blame Mary for hitting John.
 - Tom, John'a vurduğu için Mary'yi suçlamadı.
Tom whacked the dog with his cane.
 - Tom bastonu ile köpeğe vurdu.
Tom began to beat his son.
 - Tom oğluna vurmaya başladı.
Have you ever beaten your dog?
 - Hiç köpeğine vurdun mu?