Tom pembe çoraplarını nerede aldığını hatırlayamıyor.
- Tom can't remember where he bought his pink socks.
Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
- The tall man wore a pink carnation in his lapel.
Kız kardeşimin arabası pembe renklidir.
- My sister's car is pink.
Pembe renkli bir arabam var.
- I have a pink-coloured car.