Ted komünistler için oy vermek istedi.
- Ted wanted to vote for the communists.
Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
- Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
Oy vermek için kayıtlı mısın?
- Are you registered to vote?
Tom oy vermek için yeterince yaşlı değil.
- Tom isn't old enough to vote.
Oy kullanmak istemiyor musun?
- Don't you want to vote?
Oy kullanmak için yeterince yaşlı değil misin?
- Aren't you old enough to vote?
Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.
- Tom was unable to decide who he should vote for.
Kararımı değiştirmiyorum.
- I'm not changing my vote.
Hiç kimse bütçeyi oylamayacak.
- No one will vote for the budget.
Meclis otuz üç kez oylama yaptı.
- The House voted thirty-three times.
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Seçimde kime oy verdin?
- Who did you vote for in the election?
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Her eyaletin, sadece bir oy hakkı vardı.
- Each state had just one vote.
Kadınlara oy hakkı verildi.
- Women were given the right to vote.
The depository may vote shares on behalf of investors who have not submitted instruction to the bank.
The Supreme Court upheld the principle of one person, one vote.
... I've kept that promise and if you'll vote for me, then I promise I'll fight just as ...
... find God with your machine? If so, I will vote for it." The entire fate of an $11 ...