Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom oy vermek için yeterince yaşlı değil.
- Tom isn't old enough to vote.
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
- Tom is old enough to vote.
Şu an oy kullanmak için kayıtlı mısınız?
- Are you currently registered to vote?
Tom, Mary'nin oy kullanmak için çok genç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was too young to vote.
Oy kullanmaktan kaçındım.
- I refrained from voting.
Oy kullanmayı planlıyor musun?
- Are you planning on voting?
Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.
- Some countries make voting compulsory.
Tom'a oy vermeyeceğim.
- I won't be voting for Tom.
Kararımı değiştirmiyorum.
- I'm not changing my vote.
Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.
- Anxious for a quick decision, the chairman called for a vote.
Hiç kimse bütçeyi oylamayacak.
- No one will vote for the budget.
Oylama on altı Mayıs günü gerçekleşti.
- The vote took place on May sixteenth.
Tom, Mary'nin oy kullanmak için çok genç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was too young to vote.
Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
- Are you old enough to vote?
Seçimde kime oy verdin?
- Who did you vote for in the election?
Seçimde kime oy verdin?
- Whom did you vote for in the election?
Bugün oy veriyor olmayacağım.
- I won't be voting today.
İlk öneri için oy veriyorum.
- I'm voting for the first proposal.
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Her eyaletin, sadece bir oy hakkı vardı.
- Each state had just one vote.
Kadınlara oy hakkı verildi.
- Women were given the right to vote.
Oy veren üyeler kimler?
- Who are the voting members?
Demokrasi; iki kurt ve bir koyunun, akşam yemeğinde ne yenileceği hakkında oylama yapmasından daha fazlası olmalı.
- Democracy must be something more than two wolves and a sheep voting on what to have for dinner.
Tom oylamada çekimser kaldı.
- Tom abstained from voting.
The depository may vote shares on behalf of investors who have not submitted instruction to the bank.
The Supreme Court upheld the principle of one person, one vote.
... standing up for everyone's right to vote ...
... That's why I'm asking for your vote and that's why I'm asking for another four ...