Definition of vorgaben in English Turkish dictionary
- conditions
- koşullar
Yaşam koşulları zordu.
- Living conditions were hard.
Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.
- Tom and Mary demanded better working conditions.
- conditions
- şartlar
Bu şartlar altında birlikte çalışamayız.
- Under these conditions we can not work together.
Şartlar hafifçe farklı olmasına rağmen, bizim deneyin sonucu Robinson'unki ile aynı.
- Although the conditions are slightly different, the result of our experiment was identical with Robinson's.
- conditions
- koşul
O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
Yaşam koşulları zordu.
- Living conditions were hard.
- conditions
- durum
Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor.
- This patient's conditions are getting worse day after day.
Hava durumları değişebilir.
- Weather conditions may change.
- conditions
- alıştır/düzenle
- conditions
- (Ticaret) işlem
- requirements
- (Nükleer Bilimler) istenen şartlar
- directives
- (Politika, Siyaset) yönergeler
- directives
- (Politika, Siyaset) direktifler
- guidelines
- öneriler
- guidelines
- (Politika, Siyaset) tüzük
- guidelines
- meselenin ana çekitleri
- conditions
- (Ticaret) muamele
- conditions
- koşullu olarak
- defaults
- varsayılanlar
- deliverables
- teslim
- guidelines
- yönergeler
Ben yönergeleri izliyorum.
- I'm following the guidelines.
- guidelines
- (Avrupa Birliği) kılavuz
- guidelines
- (Askeri) ANA ESASLAR
- requirements
- (Askeri) İHTİYAÇLAR: Belirli sürelere ait veya belirli ıamanlardaki personel, teçhizat, ikmal maddesi, kaynak, tesis veya hizmet ihtiyaç veya talebini, belirli miktarlar dahilinde gösteren plan veya rapor. Ayrıca bakınız: "initial requirements", "project requirements", "replacement requirements", "reserve requirements" ve "military requirements"