voluntary agreement or permission

listen to the pronunciation of voluntary agreement or permission
English - Turkish

Definition of voluntary agreement or permission in English Turkish dictionary

consent
{f} kabul etmek
consent
{f} izin vermek
consent
müsaade
consent
rızası olmak
consent
(Askeri) onaylama

Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı. - My father consented to my going abroad.

consent
(Osmanlıca) mütalaa
consent
izin

İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim. - If I'd known that it would come to this, I would have never consented.

Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek. - His mother will not consent to his going there alone.

consent
rıza

Sessizlik rızayı işaret eder. - Silence implies consent.

Sessizlik rıza verir. - Silence gives consent.

consent
{f} izin ver

İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim. - If I'd known that it would come to this, I would have never consented.

Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek. - His mother will not consent to his going there alone.

consent
{f} razı olmak
consent
by common consent umumun rızaslSilence gives consent
consent
with one consent hep birden
consent
{i} rıza: They've finally given their consent. Nihayet rıza gösterdiler. How can we gain her consent? Onun rızasını nasıl alabiliriz? She can't
consent
oy birliği
consent
{f} razı ol

Yaşlı bayana yardımcı olmaya razı oldu. - He consented to help the old lady.

Sessizliğini razı olmasına yordum. - I interpreted his silence as consent.

consent
Sükut ikrardan gelir

Sükût ikrardan gelir. - Silence implies consent.

consent
(isim) izin, rıza, uygun bulma
English - English
consent

He gave consent to undergo the procedure.

voluntary agreement or permission

    Hyphenation

    vol·un·ta·ry A·gree·ment or per·mis·sion

    Turkish pronunciation

    välınteri ıgrimınt ır pırmîşın

    Pronunciation

    /ˈvälənterē əˈgrēmənt ər pərˈməsʜən/ /ˈvɑːləntɛriː əˈɡriːmənt ɜr pɜrˈmɪʃən/
Favorites