vital; essential; indispensable; unavoidable

listen to the pronunciation of vital; essential; indispensable; unavoidable
English - Turkish

Definition of vital; essential; indispensable; unavoidable in English Turkish dictionary

necessary
{s} gereken

Gerekeni yapacağını biliyorum. - I know you'll do what's necessary.

Tom'un bunu yapmasını durdurmak için gereken araçları kullanın. - Use whatever means necessary to stop Tom from doing that.

necessary
{s} gerekli

Her üyenin bu kurallara uyması gereklidir. - It is necessary that every member observe these rules.

Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum. - I find it necessary to be able to say what I feel.

necessary
{s} gerekli, lüzumlu, lazım olan; zorunlu, zaruri
necessary
iktiza etmek
necessary
vacip
necessary
vazgeçilmez
necessary
lazım olmak
necessary
zorunlu

Bütün üyelerin bu kurallara uyması zorunludur. - It's necessary for all members to follow these rules.

Nancy'nin toplantıya katılması zorunludur. - It is necessary that Nancy attend the meeting.

necessary
kaçınılmaz
necessary
{i} lazım olan şey
necessary
{i} gereken şey
necessary
{s} lazım

Onun lazım olacağını sanmıyorum. - I don't think that'll be necessary.

İyice dinlenmen lazım. - It is necessary that you take a good rest.

necessary
çaresiz

Kesinlikle çaresiz olmasaydım senden gelmeni istemezdim. - I wouldn't have asked you to come if I weren't absolutely necessary.

necessary
gerekli şey
necessary
necessarilyister istemez
English - English
{s} necessary
vital; essential; indispensable; unavoidable
Favorites