Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- It's a matter of vital importance.
İyi beslenme bir bebeğin büyümesi için hayati önem taşımaktadır.
- Good nutrition is vital for an infant's growth.
2.30'a kadar Tom Jackson'ın ofisine gitmemiz kesinlikle çok önemlidir.
- It's absolutely vital that we get to Tom Jackson's office by 2:30.
O görev için çok önemlidir.
- She's vital to the mission.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- It's a matter of vital importance.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Bu hayati derecede önemli.
- It's vitally important.
Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
- Layla checked Sami's vitals.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
- Layla checked Sami's vitals.
The sun’s vital radiation.
The transition to farming was vital for the creation of civilisation.
The brain is a vital organ.
It is vital that you don't forget to do your homework.
Birth, marriage and death certificates are vital records.
Except for the fact that the matter of which he was now a vital statistic was simply unbearable to him. His death would come as a shock to him.
Electricity! the force of the future—for everything, you know, including the élan vital itself, will soon be proven electrical in nature.
... They have abnormal vital signs. ...
... completely vital, in order to be exploding with life force. ...