Civarımızda belki başka bir gemi vardır.
- Es ist vielleicht ein anderes Schiff in unserer Nähe.
Belki de hiç gitmeyecekler.
- Vielleicht gehen sie auch gar nie.
Belki de hiç gitmeyecekler.
- Vielleicht gehen sie auch gar nie.
Bugün önemli bir şey yapmayacağım, belki kanepede uzanacağım, televizyon izleyeceğim veya bunun gibi şeyler yapacağım.
- Ich werde heute nichts Besonderes machen, vielleicht auf der Couch liegen und fernsehen oder dergleichen.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.
Kötü bir şey olmak üzereydi.
- Something bad was about to happen.
Ters bir şey olmak üzereydi.
- Something wrong was about to happen.
Bradford tartışmasız İngiltere'deki en çirkin şehirdir.
- Bradford is arguably the ugliest town in Britain.