English - Turkish
Definition of very small; little; tiny; fine; slight; slender; inconsiderable in English Turkish dictionary
- minute
- çok küçük
- minute
- {s} önemsiz
- minute
- bir saatin altmışta biri
Bir dakika bir saatin altmışta biridir.
-A minute is one sixtieth of an hour.
- minute
- zabıtname
- minute
- küçücük
- minute
- dikkatli
- minute
- {s} minik
Minik parçacıkları çıplak gözle görmek zordur.
-Minute particles are hard to see with the naked eye.
- minute
- Toplantı tutanağı, toplantı zabiti
- minute
- minutelydikkatle
- minute
- {f} zabıt tutmak
- minute
- {s} titiz, çok ince
- minute
- not/dakika
- minute
- (sıfat) ufacık, minik, önemsiz, ayrıntılı, dakik
- minute
- ince/küçük
- minute
- minute hand saat yel kovanı
- minute
- not tut
- minute
- dakika (bir derecenin tam olarak 1/60'ine eşit ve 60 saniyeye karşılık gelir)
- minute
- ihtimamla
- minute
- (isim) dakika, an
- minute
- çok az
Related Terms
English - English
Definition of very small; little; tiny; fine; slight; slender; inconsiderable in English English dictionary
- minute
very small; little; tiny; fine; slight; slender; inconsiderable
Hyphenation
ve·ry small; little; tiny; fine; slight; slender; in·con·sid·e·ra·blePronunciation
Resimler
History
Favorites