O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
- She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
O, o gün çok kötü hissetti.
- She felt very bad that day.
Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The sound of an awful scream made him shudder.
Dün berbat bir kaza oldu.
- An awful accident happened yesterday.
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
Geçen yaz çok kötüydü.
- Last summer was awful.
Bu korkunç köpeği nereden buldun?
- Where did you find this awful dog?
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed awfully tired.
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Müthiş bir bisikletim var.
- I have an awful bike.
My socks smell awful.
... But I do believe that women in pop music have a very bad rap. ...
... That was a very bad idea. ...