very, extremely; as, an awful big house

listen to the pronunciation of very, extremely; as, an awful big house
English - Turkish

Definition of very, extremely; as, an awful big house in English Turkish dictionary

awful
{s} berbat

Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti. - The sound of an awful scream made him shudder.

O şarkıcının berbat bir sesi var. - That singer has an awful voice.

awful
dehşet verici
awful
{s} çok kötü

Ona böyle korkunç şeyler söyledim. Ben çok kötü hissediyorum. - I said such horrible things to him. I feel so awful.

Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum. - I feel awful about what I said.

awful
{s} k.dili. çok fazla, pek çok: That'll take an awful lot of work. O çok iş ister
awful
(Argo) bombok
awful
çok fena
awful
rezalet
awful
{s} korkunç

Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç. - There are very few shops and the cinema is awful.

Bu korkunç köpeği nereden buldun? - Where did you find this awful dog?

awful
{s} oldukça büyük
awful
çok

Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç. - There are very few shops and the cinema is awful.

Tom çok yorgun görünüyor. - Tom does seem awfully tired.

awful
dili heybetli
awful
iri awfully
awful
rezil
awful
müthiş

Müthiş bir bisikletim var. - I have an awful bike.

Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz! - What an awful world we live in!

awful
sunturlu
English - English
awful
very, extremely; as, an awful big house
Favorites