O, asistanına oldukça fazla güvenir.
- He trusts his assistant quite a lot.
O, beni asistanı yaptı.
- He made me his assistant.
Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
- Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
Süpermarkette bir tezgahtardır.
- She is a clerk in the supermarket.
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- His assistant polished his shoes.
Verimli ve güvenilir bir yardımcıdır.
- She is an efficient and reliable assistant.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- Tom works as a shop assistant.
Dan tezgahtarı kurtardı ve yangını söndürmeye çalıştı.
- Dan rescued the shop assistant and tried to put out the fire.