Biz onu bir asistan olarak onu işe aldık.
- We employed her as an assistant.
O, beni asistanı yaptı.
- He made me his assistant.
Süpermarkette bir tezgahtardır.
- She is a clerk in the supermarket.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.
- The store needs more clerks to wait on customers.
Tom'un yeni yardımcısıyım.
- I'm Tom's new assistant.
Verimli ve güvenilir bir yardımcıdır.
- She is an efficient and reliable assistant.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Dan tezgahtarı kurtardı ve yangını söndürmeye çalıştı.
- Dan rescued the shop assistant and tried to put out the fire.
Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırıldı.
- Old people were tricked by the shop assistant.