Onlar onu kayıp kabul ettiler.
- They gave him up for lost.
O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Tom kaybolmuş görünüyordu.
- Tom seemed to be lost.
Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.
- I am afraid that you will get lost.
Seçimin kaybedildiğine inanmadı.
- He did not believe the election was lost.
Birçok Roma teknolojisi ortaçağ sırasında kaybedildi.
- Many Roman technologies were lost during the Middle Ages.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.