Definition of verimi in Turkish English dictionary
- yield of
- verim
- yield
We had extremely good yields this year.
-Bu yıl son derece iyi verimimiz vardı.
The new production process achieves a high yield.
-Yeni üretim süreci, yüksek verim elde eder.
- verimi artırma
- fertilization
- verim
- efficiency
Regulations harm efficiency.
-Düzenlemeler verimliliğe zarar verir.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
-ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
- enerji verimi
- (Bilgisayar,Teknik) energy efficiency
- kazan verimi
- boiler efficiency
- kondenser verimi
- condenser duty
- motor verimi
- (Otomotiv) engine efficiency
- sistem verimi
- system efficiency
- verim
- debit
- verim
- thruput
- verim
- returns
- verim
- product
The year you spent in Germany was very productive for you.
-Almanya'da geçirdiğin yıl senin için çok verimliydi.
Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species.
-Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.
- verim
- (Tarım) growing crops
- verim
- rendement
- verim
- (Ticaret) return
- verim
- performance
- akım verimi
- current efficiency
- anot verimi
- anode efficiency
- anten verimi
- antenna efficiency
- ayrıştırma verimi
- separative efficiency
- basamak verimi
- stage efficiency
- bilgisayar verimi
- (Bilgisayar,Teknik) computer efficiency
- birincil fisyon verimi
- primary fission yield
- devre verimi
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) circuit efficiency
- dizel verimi
- diesel efficiency
- elektrik verimi
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electrical efficiency
- emek verimi
- labour productivity
- emisyon verimi
- emission efficiency
- enerji verimi
- power output
- fisyon verimi
- fission yield
- fren verimi
- braking efficiency
- fren verimi
- brake efficiency
- itme verimi
- propulsive efficiency
- itme ya da sevk verimi
- propulsion efficiency
- işletme verimi
- operating efficiency
- kanal verimi
- channel efficiency
- kanat verimi
- blade efficiency
- karıştırma verimi
- mixing efficiency
- katot verimi
- cathode efficiency
- kereste verimi
- (Marangozluk) lumber yield
- kolektör verimi
- collector efficiency
- kolon verimi
- (Tıp) apparent efficiency
- kolon verimi
- (Tıp) column performance
- kuyu verimi
- well yield
- kuyu verimi
- well efficiency
- matkap verimi
- (Mekanik) drill performance
- motor verimi
- engine output
- parlaklık verimi
- luminous efficiency
- sayaç verimi
- counter efficiency
- sulama verimi
- irrigation efficiency
- tekne verimi
- (Askeri) hull efficiency
- tesis ısıl verimi
- plant thermal efficiency
- vardiya verimi
- output per shift
- verim
- output
- verim
- turnout
- verim
- delivery
- verim
- outturn
- verim
- output, product, yield
- verim
- yield, output, production
- verim
- richness
- verim
- effect
- verim
- feat
- verim
- capacity
- verim
- crop
- verim
- make
An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
-Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
- verim
- rating
- verim
- run
John runs the family business very efficiently.
-John aile şirketini çok verimli bir şekilde işletiyor.
- verim
- eficiency
- yanma verimi
- combustion efficiency
- yayım verimi
- emission efficiency
- yeraltı suyu verimi
- (Hukuk) ground water yield
- yük verimi
- load efficiency
- zamana göre verimi artırma uzmanı
- time study man
- ışık verimi
- light efficiency
Related Terms
Definition of verimi in Turkish Turkish dictionary
- VERİM
- (Hukuk) Prodüktivite; üretim yoluyla elde edilen sonuç
- Verim
- randıman
- Verim
- (Hukuk) PRODÜKTİVİTE
- verim
- Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, semere
- verim
- Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, semere: "Nil, kendisini hayalinin eşsiz verimine kaptırmış, neler düşünüyor, ne tablolar çiziyor, ne oyunlar ve ne yalanlar hazırlıyor."- R. H. Karay
- verim
- Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman
- yem verimi
- Belirli genişlikteki bir alanın, belirli bir süre içerisinde ürettiği yeşil ot, doğal veya sun'î şekilde kurutulmuş kuru ot veya kuru madde miktarı