I'm being given a second chance.
- Bana ikinci bir şans veriliyor.
Tom is only given fifteen minutes to eat his lunch.
- Öğle yemeğini yemesi için Tom'a sadece on beş dakika veriliyor.
The data hasn't been compiled yet.
- Veri henüz derlenmiş değil.
The statistical data presented in her paper is of great use for us in estimating the frequency of the movement.
- Onun raporunda sunulan istatistiki veriler hareketin sıklığını tahmin etmede bizim için çok faydalı.
The statistical data presented in her paper is of great use for us in estimating the frequency of the movement.
- Onun raporunda sunulan istatistiki veriler hareketin sıklığını tahmin etmede bizim için çok faydalı.
See the example given above.
- Yukarıda verilen örneğe bak.
Allen was given a problem that was impossible to solve.
- Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.