Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.
- The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing.
Tom toplantı tarihini doğruladı.
- Tom verified the date of the meeting.
Bunu doğrulamak için hiçbir yöntemimiz yok.
- We have no way to verify this.
Bunu doğrulamak zorunda kalacağız.
- We're going to have to verify this.
Bunu doğrulamak için bir yolun yok.
- You have no way to verify it.
Bunu doğrulamak için hiçbir yöntemimiz yok.
- We have no way to verify this.
Herhangi biri bunu doğrulayabilir mi?
- Can anyone verify this?
Polis Tom'un mazeretini doğrulayabildi.
- The police were able to verify Tom's alibi.
... once verified, can check the signatures on the programs that run on it. And so on and ...