vergi,vergi

Turkish - English

Definition of vergi,vergi in Turkish English dictionary

{i} tax

Money paid to the government other than for transaction-specific goods and services

A burdensome demand

{n} an impost, duty, trigute, censure, charge

Tax is an amount of money that you have to pay to the government so that it can pay for public services. They are calling for large spending cuts and tax increases. a pledge not to raise taxes on people below a certain income

To impose and collect a tax

{f} impose a tariff, impose a levy; burden, demand too much

A compulsory payment to the government for services of general benefit to all, an enforced charge levied on property, goods or income

A payment imposed upon persons or groups for governmental support The power to impose and collect federal taxes is given to the Congress in Article I, Section 8 of the Constitution Collections that arise from the sovereign powers of the federal government constitute the bulk of governmental receipts, which are compared with budget outlays to calculate a budget surplus or deficit

A payment to federal, state, and/or local governments based on the sales price of a product, on worker income, or on other property and activities

That form of coercion or interference with the Free Market in which the State collects tribute (the tax), allowing it to hire armed forces to practice coercion in defense of privilege, and also to engage in such wars, adventures, experiments, "reforms," etc , as it pleases not at its own cost, but at the cost of "its" subjects

A percentage of your salary that is deducted and given to the government The level of deduction depends upon the salary you earn Individuals and companies have to pay tax

A sum imposed or levied upon the members of a society to defray its expenses

It pays for the hospitals, roads, police and much more Stop whinging

money paid to the Government used for general public needs -- "The tax on the meals " (117)

charge against a citizen's person or property or activity for the support of government make a charge against or accuse; "They taxed him failure to appear in court"

When a person or company is taxed, they have to pay a part of their income or profits to the government. When goods are taxed, a percentage of their price has to be paid to the government. Husband and wife are now taxed separately on their incomes The Bonn government taxes profits of corporations at a rate that is among the highest in Europe

A contribution for the support of a government required of persons, groups, or businesses within the domain of that government

A type of lien placed on a title when the owner has not paid property or assessment taxes or other state and federal taxes

A task exacted from one who is under control; a contribution or service, the rendering of which is imposed upon a subject

The total estimated tax paid, including any amount economy [except tax economy under 26 U S C 5232(a)]

vergi dairesi

(Kanun,Ticaret) tax office

Is it possible to pass the tax accountant exam by self study? - Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?

Where can I get hold of a good tax lawyer? - Nereden iyi bir vergi avukatı bulabilirim?

vergi kaçakçılığı

vergi koymak

(Ticaret) charterers pay dues

(Ticaret) tariff

Some of the tariffs were as high as sixty percent. - Bazı gümrük vergileri yüzde 60'a varıyordu.

Cleveland decided that high tariffs were wrong. - Cleveland yüksek gümrük vergilerinin yanlış olduğuna karar verdi.

(Ticaret) rate

The income tax rate increases in proportion to the salary increase. - Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.

Tom's tax rate is 15%, but his secretary's tax rate is 35%. - Tom'un vergi oranı %15 ama sekreterinin vergi oranı %35.

Health is the greatest gift. - Sağlık en büyük Allah vergisidir.

The government imposed a new tax on farmers. - Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.

vergi borcu

(Ticaret) back taxes

vergi borcu

(Kanun,Ticaret) tax debt

vergi dairesi

(Ticaret) tax authority

vergi dairesi

(Ticaret) directorate of revenues

vergi dairesi müdürlüğü

vergi indirimi

(Ticaret) reduction

vergi indirimi

vergi ödemek

(Ticaret) tribute

vergi dairesi

Tax Office, Office of tax administration

vergi iadesi

(Ticaret) repayment of duties

vergi iadesi

(Ticaret) drawback of duties

vergi kimlik numarası

Tax identification number, tax id number, tax number

vergi koymak

(Ekonomi) Excise, tax

vergi levhası

vergi levhası

Tax signboard, tax sheet, tax registration certificate

vergi matrahı

vergi numarası

Tax identification number, tax id number

vergi rekortmeni

vergi usul kanunu

tax procedure law

vergi vermek

vergi yükü

vergi yükümlülüğü

wedding present

(Hukuk) charge, duty, levy, tax

charitable contribution or gift

tax, duty; gift, talent

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

These goods are free of duty. - Bu mallar için gümrük vergisi yok.

something with which (a person) is naturally endowed: Bu kabiliyet sana vergi bir şey. This is an ability with which you've been naturally endowed

vergi baskısı

vergi bağışıklığı

tax tax exemption, immunity from taxation

vergi beyannamesi

vergi beyannamesi

tax return, tax statement

vergi beyanı

vergi cenneti

vergi değeri

vergi geliri

(Ticaret) tax receipt

vergi geliri

(Ticaret) tax income

vergi gideri

(Hukuk) tax expenditure

vergi giderleri

(Hukuk) tax expenditures

vergi hukuku

vergi iadesi

vergi iadesi

vergi iadesi

(Hukuk) repayment of taxation

vergi iadesi

vergi indirimi

vergi indirimi

vergi indirimi

vergi karşılıkları

provisions for taxes

vergi kaçakçısı

vergi kaçakçısı

vergi kaçakçısı

Are you a tax evader? - Siz bir vergi kaçakçısı mısınız?

vergi kaçırma

Al Capone was finally sent away for tax evasion. - Al Capone sonunda vergi kaçırmaktan hapse atıldı.

vergi kaçırmak

defraud the revenue

vergi kontrolörü

(Hukuk) tax controller

vergi koyma

vergi koymak

vergi koymak

vergi memuru

vergi memuru

vergi memuru

vergi memuru

(Ticaret) tax assessor

vergi memuru

vergi mevzuatına uyma

(Hukuk) assessment of compliance

vergi muafiyeti

(Hukuk) tax exemption

We give foreign tourists the privilege of tax exemption. - Biz yabancı turistlere vergi muafiyeti ayrıcalığı veriyoruz.

You have a personal tax exemption of 500,000 yen. - 500.000 yenlik bir kişisel vergi muafiyetin var.

vergi muafiyeti

vergi mükellefi

vergi oranlarını düşürmek

vergi oranı

vergi oranı

vergi oranı

rate of assessment

vergi tahakkuk memuru

vergi tahakkuku

assessment of taxes

vergi tahakkuku

assessment notice

vergi tahsildarı

vergi tahsildarı

vergi veren

vergi yapısı

(Hukuk) tax structure

vergi yükü

pressure of taxation

vergi yükümlüsü

(ıng.) ratepayer

vergi yükümlüsü olmama

vergi öncesi

vergi öncesi

affetmek (vergi)

(Ticaret) remit

direk vergi

(Ticaret) direct tax

fark giderici vergi

(Ticaret) countervailing duty

spesifik vergi

(Ticaret) spesific tax

toplama (vergi)

dolaylı vergi

(Ticaret) indirect tax

dolaysız vergi

(Ticaret) direct tax

faiz, vergi ve amortisman öncesi kâr

EBIDTA;earnings before interest, tax, depreciation and amortization

kente giren şeylerden alınan vergi

things into town taxes

n {'apga:bı} e teslim, vergi

n ('apga: bi) e delivery, taxes

sıfır vergi oranı

(Ticaret) zero rate of duty

tahakkuk eden vergi

(Ticaret) duty due

(Ticaret) equitable tax

avans vergi

(Ticaret) tax in advance

dahili vergi

(Ticaret) inland duty

dilimli vergi

(Ticaret) schedule tax

efektif vergi oranları

(Ticaret) effective rates of tax

engelleyici vergi

(Ticaret) repressive tax

fert başına vergi

(Kanun) head tax

fiyata vergi dahil mi

Does the price include sales tax

ithalatta fark giderici vergi

(Hukuk) countervailing duty in respect of imports

katma vergi

supertax, surtax

kira üzerinden alınan vergi

koruyucu vergi

(Ticaret) protective tariff

maliye vergi dairesi

(Ticaret) tax inspector's office

munzam vergi

supertax, surtax

nispi vergi sistemi

(Ticaret) proportionate tax system

normal vergi

(Ticaret) normal tax

onda bir oranında vergi koymak

resen vergi hesaplaması

(Kanun) ex officio tax calculation

servis ücreti ve vergi ne kadar

How much is the service charge and tax

sterlin başına alınan vergi

tahakkuk etmiş vergi

(Ticaret) liability reserve

tahsil edilecek vergi

(Ticaret) tax receivable

takdir edilmiş vergi

(Ticaret) assessed tax

telafi edici vergi

(Ticaret) countervailing charge

telâfi edici vergi

(Hukuk) compensatory levy

çifte vergi

double taxation

şövalyelerden askerlik yerine alınan vergi

Turkish - Turkish

Definition of vergi,vergi in Turkish Turkish dictionary
vergi dairesi: Vergi mükelleflerini tespit eden, vergiyi denetleyen ve toplayan resmî daire
VERGİ: (Hukuk) Denetim kamu hizmetlerini karşılamak amacı ile bireylerden(zora dayanarak)aldığı kamu geliridir
Vergi Kanunu: Devletin, vergisini nasıl alacağını veya usullerini tespit eden kanun
vergi: Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para: "Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar."- B. Felek
vergi: Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik: "Ne de olsa sapasağlam bir kır çocuğuydum o sıralar, şehirlilere vergi incelikleri öğrenmemiş, bozulmamıştım."- A. İlhan
vergi: Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
vergi bağışıklığı: Verginin oturmuşluğu
vergi beyannamesi: Vergi mükellefinin bir vergi döneminde sağladığı kazancı bildirir belge
vergi dilimi: Verginin tahakkuk ettirileceği ücret karşılığı
vergi iadesi: Mükellefin yaptığı ihracattan geri alınan vergi indirimi
vergi iadesi: Memurların, işçilerin belirli süreler sonunda kurumlarına sundukları fiş ve makbuzlar üzerinden kendilerine geri verilen bir miktar para
vergi kaçakçılığı: Sık sık vergi kaçağını uygulama
vergi kaçakçısı: Vergi kaçıran kimse
vergi kaçağı: Vergiden kaçırılan veya karşılığı bildirilmeyen mal
vergi matrahı: Bir vergi döneminde verginin alınacağı meblâğ
vergi muafiyeti: Vergi verme dışında bırakılma
vergi mükellefi: Vergi yükümlülüğü altında bulunan gerçek veya tüzel kişi
vergi rekortmeni: Bir vergi döneminde en çok vergi veren kimse
vergi yükümlüsü: Vergi vermekle yükümlü olan kimse
MÜTEDAHİL VERGİ: (Hukuk) Bakaya vergi; ödenmemiş vergi; gecikmiş vergi
dolaylı vergi: Yükümlüsü önceden bilinmeyen, malı satın alanı yükümlendiren, tüketiciden alınan vergi
nakdi vergi: Mal veya hizmet yerine para olarak ödenen vergi
vasıtalı vergi: Vergi yükü, vergiyi verenden başka biri aracılığı ile oluşan vergi

English - Turkish

Definition of vergi,vergi in English Turkish dictionary
vergi alacağı: Deferred tax
Government cancelled the deferred tax of farmers who suffered from the flood.

vergi,vergi

Hyphenation

ver·gi,·ver·gi

Resimler

Google Resimler

History

vergi,vergi

Favorites

iOS

Android

Windows

Blog

About Us

© 1999-2024 Sesli Sözlük™

20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Cümle ve Videolar ile zenginleştirilmiş içerik. Etimoloji, Eş ve Zıt anlamlar, kelime okunuşları ve günün kelimesi. Yazım Türkçeleştirici ile hatalı Türkçe metinleri düzeltme. iOS, Android ve Windows mobil platformlarda online ve offline sözlük programları. Sesli Sözlük garantisinde Profesyonel çeviri hizmetleri. İngilizce kelime haznenizi arttıracak kelime oyunları. Ayarlar bölümünü kullarak çevirisini görmek istediğiniz sözlükleri seçme ve aynı zamanda sözlüklerin gösterim sırasını ayarlama imkanı. Kelimelerin seslendirilişini otomatik dinlemek için ayarlardan isteğiniz aksanı seçebilirsiniz.