Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our efforts were in vain.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried to solve the problem, in vain.
Bu saati ücretsiz alabilirsin.
- You can have this watch for nothing.
Onu ücretsiz alabilirsin.
- You can have it for nothing.
O, boş yere onu bana verdi.
- He gave it to me for nothing.
O, kitabı boş yere aldı.
- He got the book for nothing.
O, bileti bedava aldı.
- She got the ticket for nothing.
Tekerlekli patenleri bedavaya aldım.
- I got the roller skates for nothing.
Bütün çabalarım boşa gitti.
- All my pains went for nothing.
Ben armutları boşuna aldım.
- I got the pears for nothing.
Bu metni boşuna çevirdim.
- I translated this text for nothing.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
- I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
Ağlamamak için boş yere çabaladı.
- She tried in vain not to cry.
Her actions were in vain.
- Ihr Handeln war vergebens.
I tried to get it, but in vain.
- Ich habe versucht, es zu bekommen, aber vergebens.