vergebens

listen to the pronunciation of vergebens
German - Turkish
{fer'ge: bıns} boşuna, boş yere
boşuna, beyhude
(Gramer) boş yere, beyhude, bedava, nafile
English - Turkish

Definition of vergebens in English Turkish dictionary

in vain
boşuna

Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı. - Dick tried to solve the problem, in vain.

Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı. - Dick tried in vain to solve that problem.

for nothing
havadan
for nothing
ücretsiz

Bu kitabı ücretsiz alabilirsin. - You can have this book for nothing.

Bu saati ücretsiz alabilirsin. - You can have this watch for nothing.

for nothing
haybeden
for nothing
beleşten
for nothing
nafile yere
for nothing
(Argo) boku bokuna
for nothing
pisi pisine
for nothing
boş yere

Ben onu boş yere aldım. - I got it for nothing.

O, boş yere onu bana verdi. - He gave it to me for nothing.

for nothing
bedava

Tom bu biletleri bedava aldı. - Tom got these tickets for nothing.

O, bileti bedava aldı. - She got the ticket for nothing.

for nothing
boşa

Bütün çabalarım boşa gitti. - All my pains went for nothing.

for nothing
boşuna

Bu metni boşuna çevirdim. - I translated this text for nothing.

Yandaki bayan artık onu istemediği için biz bu sandalyeyi boşuna aldık. - We got this chair for nothing because the lady next door didn't want it anymore.

for nothing
parasız
in vain
boş yere

Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat boş yere. - He tried to make his wife happy, but in vain.

Ağlamamak için boş yere çabaladı. - She tried in vain not to cry.

in vain
Beyhude, boşuna
German - English
voidly
vainly
to no avail
for nothing
without avail (formal)
in vain

Her actions were in vain. - Ihr Handeln war vergebens.

You ask in vain for forgiveness; your actions are unforgivable. - Sie bitten vergebens um Verzeihung; Ihr Handeln ist unverzeihlich.

Es war alles vergebens.
It was all for naught
Mit der Dummheit kämpfen selbst Götter vergebens. (Schiller)
With stupidity the gods themselves contend/struggle in vain. (Schiller)