Teleskopla geçmişe bakıyoruz.
- Mit dem Teleskop schauen wir in die Vergangenheit.
Geçmişi bırak! Geleceğe bir şans ver!
- Lass die Vergangenheit los! Gib der Zukunft eine Chance!
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
- After she had passed her driving test, she bought a car.
Ne kadar zaman geçtiğini söyleyemem.
- I cannot say how much time passed.
Gemi Panama Kanalından geçti.
- The ship passed through the Panama Canal.
Dört evin önünden geçtim.
- I passed by four houses.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı ve biz ne olduğunun farkına bile varmadan başka bir yıl daha geçmiş oldu.
- Days turned into weeks, weeks turned into months and, before we knew it, another year had passed.
O, sınavı geçmiş olamaz.
- He can not have passed the exam.
Babam öldüğünden bu yana 10 yıl geçti.
- Ten years have gone by since my father died.
Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
- Just one year has gone by since my friend died.
Üçü çeyrek geçe gelecekler.
- He'll come at quarter past three.
Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
Babası geçen hafta öldü.
- Her father passed away last week.
Onun erkek kardeşi geçen ay öldü.
- His brother passed away last month.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.
- My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.