Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
- You need to pay extra for the batteries.
Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
- They shut his water off because he didn't pay the bill.
Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.
- I'll pay the money for your lunch today.
Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor.
- Tom deserves the salary we pay him.
İlk maaşın ile ne yapacaksın?
- What are you going to do with your first pay?
Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür.
- It is the obligation of every worker to pay taxes.
Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.
- I don't want to pay through the nose for a hotel room.
Bedelini ödemek zorundasın.
- You have to pay the price.
Birisi bedeli ödemek zorunda.
- Someone has to pay the price.
O kadar fazla ödemeye param yetmez.
- I cannot afford to pay so much.
Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
- I demanded that he should pay.