Definition of verbraucher in German Turkish dictionary
- [der] tüketici
- - {fer'brauhır} r tüketici
- tüketiciler
- muteriz
- müstehlik
- tüketici
Definition of verbraucher in English Turkish dictionary
- consumer
- {i} tüketici
Çin dünyanın en büyük kömür üretici ve tüketicisidir.
-China is the largest producer and consumer of coal in the world.
Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.
-There have been a lot of complaints from consumers that our products don't last as long as we claim.
- consumer
- tüketiciler
Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.
-There have been a lot of complaints from consumers that our products don't last as long as we claim.
Biz tüketiciler daha fazla yerli ürün tüketmeliyiz.
-We consumers must buy more domestic products.
- consumer
- kullanıcı
- consumer
- yoğaltıcı
- consumers
- (Ticaret) tüketiciler
Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.
-There have been a lot of complaints from consumers that our products don't last as long as we claim.
Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
-The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
- consumer
- (Askeri) TÜKETİCİ, KULLANICI: Kendi karargahı veya diğer teşkilatlar tarafından hazırlanan bilgi veya istihbaratı kullanan kişi veya teşkilat
- consumer
- {i} alıcı
Related Terms
Definition of verbraucher in German English dictionary
- consumers
- consumer
- Das unorthodoxe Design bedient die Erwartungen der jungen Verbraucher.
- The funky design appeals to the expectations of young consumers
- Die Interessen der Wirtschaft müssen mit jenen der Verbraucher in Einklang gebra
- The interests of the industry need to be reconciled/squared with those of consumers
- Die Verbraucher tauschen persönliche Daten gegen den großen Funktionsumfang des
- Consumers trade personal data in exchange of the feature-rich service
- Die Wahlfreiheit würde die Verbraucher in die Lage versetzen, sich den billigste
- The freedom of choice would empower the consumers to pick the cheapest provider
- Dieses Image ist fest in den Köpfen der Verbraucher verankert.
- This public image is firmly/indelibly fixed in the minds of consumers
- Einstellung der Verbraucher
- consumer attitude
- Nachfrage der Verbraucher
- consumer demand
- Spannungsabfall in einem Verbraucher
- voltage across a consumer
- die beste Methode, um die Verbraucher zu enttäuschen
- a surefire recipe for consumer disappointment