veda'

listen to the pronunciation of veda'
English - Turkish

Definition of veda' in English Turkish dictionary

rig veda
teçhizat Veda
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Ayrılışta selâmlamak
(Osmanlı Dönemi) "Allah'a ısmarladık" demek
(Osmanlı Dönemi) Ayrılık
veda hutbesi
Veda Hutbesi, 632 yılında İslam dininin peygamberi Hazreti Muhammed tarafından yüzyirmibin kadar müslümana irad edilmiş olan dini metnin adı. Hazreti Muhammed bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima ettiği, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında irad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adı verildi. Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiş gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafatta, Minada ve bir gün sonra yine Mina'da olmak üzere arife günü ile bayramın 1. ve 2. günlerinde parça parça irad edilmiştir. Değişik yer ve zamanlarda irad edildiği için de hutbe, birçok kişi tarafından birbirinden farklı şekillerde rivayet edilmiştir. Kişinin ya da gurubun duyduğunu başkaları işitmediğinden, hutbenin tamamının bir araya toplanmasında bu farklı rivayetlerden yararlanılmış ve daha sonraki yıllarda bu üç ayrı yer ve zamanda tamamlanan hutbe tek bir hutbe olarak bir araya getirilmiştir
veda hutbesi
Veda Hutbesi, 632 yılında İslam dininin peygamberi Hazreti Muhammed tarafından yüz bini aşkın müslümana irad edilmiş olan dini metnin adı. Veda Hutbesi Hazreti Muhammed'in 114000 kadar hacıya hitaben irad ettiği bir hutbedir. Muhammed bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima ettiği, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında irad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adı verildi. Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiş gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafatta, Minada ve bir gün sonra yine Mina'da olmak üzere arife günü ile bayramın 1. ve 2. günlerinde parça parça irad edilmiştir. Değişik yer ve zamanlarda irad edildiği için de hutbe, birçok kişi tarafından birbirinden farklı şekillerde rivayet edilmiştir. Kişinin ya da gurubun duyduğunu başkaları işitmediğinden, hutbenin tamamının bir araya toplanmasında bu farklı rivayetlerden yararlanılmış ve daha sonraki yıllarda bu üç ayrı yer ve zamanda tamamlanan hutbe tek bir hutbe olarak bir araya getirilmiştir
veda
Ayrılırken birbirine selam ve esenlik dileme: "Zaten ayrılması sırasında elimi sıkışı, yüzüme bakışı, acelesi ve tuhaflığı bir vedaya benziyordu."- R. H. Karay
veda
Hindular'ın kutsal kitabı
veda
Ayrılırken birbirine selâm ve esenlik dileme
veda etmek
Vedalaşmak, esenleşmek
veda etmek
Sevilen bir şeyle olan ilgisini kesmek
English - English

Definition of veda' in English English dictionary

Veda
A large body of texts originating in Ancient India. They form the oldest layer of Sanskrit literature and the oldest sacred texts of Hinduism
veda
{n} a sacred book among the Hindoos, of which there are four
Veda
{i} sacred Hindu writings; any of the four holy books of the Veda
Veda
Ancient Hindu scripture written in Sanskrit
Veda
the oldest writings of the Hindu religion. Any of a group of sacred hymns and verses composed in archaic Sanskrit, probably in the period 1500-1200 BC. Together they form a body of liturgical literature that grew up around the cult of the soma ritual. They extol the hereditary deities that personified various natural and cosmic phenomena. The entire corpus of Vedic literature, including the Upanishads, was considered the product of divine revelation. The Vedas were handed down orally for many generations before being committed to writing. Even today, several are recited with intonation and rhythm associated with the early days of Vedic religion. See also Rig Veda, Vedanta
veda
(from the Sanskrit word for `knowledge') any of the most ancient sacred writings of Hinduism written in early Sanskrit; traditionallly believed to comprise the Samhitas, the Brahmanas, the Aranyakas, and the Upanishads
veda
The ancient sacred literature of the Hindus; also, one of the four collections, called Rig-Veda, Yajur-Veda, Sama-Veda, and Atharva-Veda, constituting the most ancient portions of that literature
veda
knowledge
veda
The most ancient of the Hindu scriptures
veda
or vedas - Veda means knowledge and the four vedas are basic scriptures of sanatana dharma which all yogis refer to as the ultimate scriptural authority
veda
Literally, "Knowledge", the authoritative scriptures of the Hindus
veda
the 4th cakra, with melakartas containing M1, R2, and G2, comprising numbers 19-24
Rig-Veda
the first of the four holy books of the Veda, which contains prayers and hymns to gods in the Hindu religion
atharva-veda
a collection of mantras and formulas
rig-veda
a Veda consisting of a collection of Hindu poems dating from before 2000 BC
sama-veda
a collection of mantras and tunes for use with the Rig-Veda
yajur-veda
a collection of sacrificial formulas and prayers
Turkish - English

Definition of veda' in Turkish English dictionary

veda
farewell

A farewell party was held in honor of Mr Smith. - Bir veda partisi, Bay Smith'in şerefine düzenlendi.

Tom suggested that we have a farewell party for Mary. - Tom Mary için bir veda partisi yapmamızı önerdi.

veda etmek
say goodbye

I want to say goodbye. - Veda etmek istiyorum.

Tom wants to say goodbye. - Tom veda etmek istiyor.

veda partisi
farewell party

Max explained to Julie why he could not go to her farewell party. - Max Julie'ye veda partisine niçin gidemediğini açıkladı.

We are giving a farewell party for him tonight. - Bu akşam onun için bir veda partisi düzenliyoruz.

veda
vedas

The Vedas were written in Sanskrit. - Vedalar Sanskritçe yazılmıştır.

veda
leave-taking
veda
fare

We are giving a farewell party for him tonight. - Bu akşam onun için bir veda partisi düzenliyoruz.

A farewell meeting was held in honor of Mr Jones. - Bir veda toplantısı, Bay Jones'un şerefinde düzenlendi.

veda busesi
goodbye kiss
veda busesi
farewell kiss
veda etme
leave-taking
veda etmek
say good-bye
veda etmek
say farewell

She was forced to say farewell to the city of her birth. - O doğduğu şehre veda etmek zorunda kaldı.

veda hutbesi
the farewell sermon
veda konuşmacısı
valedictorian
veda konuşması yapan
valedictorian
veda
valedictory
veda
adieus
veda
farewell, good-bye
veda
parting
veda
leave

I took my leave of them at the gate. - Onlarla kapıda vedalaştım.

I didn't want to leave without saying goodbye. - Vedalaşmadan gitmek istemedim.

veda
valediction
veda
adieux
veda etme
leave taking
veda etmeden gitmek
take french leave
veda etmek
take one's leave
veda etmek
make one's farewells
veda etmek
to say farewell (to), say good-bye (to)
veda etmek
to say good-bye, to bid farewell
veda etmek
bid farewell
veda etmek
take leave
veda etmek
bid smb. farewell
veda etmek
bid a person adieu
veda etmek
make one's adieus
veda etmek
take one's farewell of
veda etmek
take leave of
veda hutbesi
last speech
veda hutbesi
last khutbah
veda konuşması
valedictory
veda konuşması
valediction
veda nutku
valedictory address
veda yazısı
(Kanun) letter of farewell
veda yemeği
farewell dinner
veda öpücüğü
parting kiss
veda öpücüğü vermek
kiss smb. goodbye
bekarlığa veda partisi
Bachelor party (or bachelorette party): A party given for a man (or woman) who is about to get married, attended by men (or women) only
el veda
hand goodbye
bekârlığa veda etmek
change one's condition
el sallayarak veda etmek
wave a farewell
mendil sallayarak veda etmek
wave a farewell