vazgeçmek

listen to the pronunciation of vazgeçmek
Turkish - English
give up

They agree that they have no choice but to give up the whole plan. - Onlar tüm plandan vazgeçmekten başka seçenekleri olmadığını kabul ettiler.

I don't want to give up. - Ben vazgeçmek istemiyorum.

{f} renounce
{f} surrender
disclaim
desist
to give up, to quit, to abandon, to abdicate, to desist, to forsake, to back out, to relinquish, to renounce; to change one's mind
back down from
forsake
to decide not to (do something), give up the idea of (doing something)
back out of
(Hukuk) to waive
cry off
do without
cede
backtrack
forbear
cease
give over
kick
back down

Tom isn't about to back down now. - Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.

to give up, abandon (a habit, a viewpoint)
forego
cut loose
go without
back out
forgo

Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold. - Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.

dispense with
to renounce one's claim to (something)
jack in
declare off
leave
{f} waive
{f} quit

I hate myself for not having the will power to quit eating junk food. - Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.

Tom has no choice but to quit. - Tom'un vazgeçmekten başka seçeneği yok.

drop out
escape
throw up
drop
lay off
put away
dispense
back off
(Dilbilim) go back on
chuck
deter
throw off
back

Tom isn't about to back down now. - Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.

opt out of
forsook
cancel
scuttle
desist from
let slide
lay aside
think better of
climb down
relinquish
throw away
leave off
{f} abandon

We had to abandon our plan. - Biz planımızdan vazgeçmek zorundaydık.

I was forced to abandon the plan. - Plandan vazgeçmek zorunda kaldım.

be off
beat a retreat
{f} unlearn
{f} stow
drop the reins
turn up
throw over
turn around
{f} recant
{f} resign
{f} swerve
vaz geçmek
give up
iddiadan vazgeçmek
disclaim
vazgeç
back off
vazgeçme
{i} disclaimer
yeminle vazgeçmek
abjure
vazgeçme
waiver
vaz geçmek
quit
vazgeç
(Bilgisayar) abort
vazgeçme
renounce
vazgeçme
forgoing
vazgeçme
(Ticaret) divesture
vazgeçme
setting aside
vazgeçme
ditching
vazgeçme
giving up

I got gloomy and thought of giving up. - Ümitsizdim ve vazgeçmeyi düşündüm.

I concurred in giving up my vacation for my family. - Ailem için tatilimden vazgeçmeye razı oldum.

vazgeçme
(Bilgisayar) abort
vazgeçme
(Ticaret) waive
yemin ederek vazgeçmek
abjure
vaz geçmek
opt out
vaz geçmek
pretermit
vazgeç
given up

Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America. - Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.

Since the accident, Tom has given up hope of becoming a professional dancer. - Tom, kazadan beri profesyonel bir dansçı olma umudundan vazgeçti.

vazgeç
gave up

They gave up their plan to climb Mt. Fuji. - Fuji Dağına tırmanma planlarından vazgeçtiler.

I tried to do my homework, but I didn't really know how to do it, so I gave up. - Ev ödevimi yapmaya çalıştım, fakat nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyordum, bu yüzden vazgeçtim.

vazgeç
throw over
vazgeç
{f} forsaking
vazgeç
thrown over
vazgeç
{f} forsaken
vazgeç
dispense with

We cannot dispense with the rainforests. - Biz yağmur ormanlarından vazgeçemeyiz.

I cannot dispense with this dictionary. - Bu sözlükten vazgeçemem.

vazgeç
forsake
vazgeç
deter
vazgeç
waive
vazgeç
abdicate

The king was forced to abdicate. - Kral tahttan vazgeçmeye zorlandı.

vazgeç
forsook
vazgeç
desist from
vazgeç
renounce

He renounced the ownership of the land. - Arazinin mülkiyetinden vazgeçti.

He renounced smoking and drinking. - O, sigara ve içki içmekten vazgeçti.

vazgeç
lay aside
vazgeç
abjure
vazgeç
give up

He is too proud to give up. - O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.

I won't give up, no matter what you say. - Ne söylersen söyle vazgeçmeyeceğim.

vazgeç
forgo

Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold. - Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.

vazgeçme
discontinuance
vazgeçme
surrender

The ruling class will not surrender its power. - Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.

Never give up. Never surrender. - Hiç vazgeçme. Asla teslim olma.

vazgeçme
backdown
vazgeçme
renunciation
vazgeçme
recantation
vazgeçme
{i} forsaking
bırakmak, vazgeçmek
To leave, to abandon
alışkanlıktan vazgeçmek
break oneself of a habit
davadan vazgeçmek
1. to withdraw an action. 2. to give up a claim. 3. to renounce a cause
davadan vazgeçmek
to give up a claim
evlenmekten vazgeçmek
jilt
girişimden vazgeçmek
put up one's shutters
hukukundan vazgeçmek
to give up one's legal rights
takipten vazgeçmek
compound
tutumundan vazgeçmek
climb down
vaz geçmek
opt
vaz geçmek
recede
vaz geçmek
resign
vaz geçmek
forgo
vaz geçmek
forsake
vazgeç
desist
vazgeç
givenup
vazgeç
throwover
vazgeç
cancel
vazgeç
gaveup
vazgeç
giveup
vazgeç
thrown#over
vazgeç
thrownover
vazgeç
throw#over
vazgeçme
cession
vazgeçme
resignation
vazgeçme
abandonment
vazgeçme
giving up, renunciation, cession
vazgeçme
withdrawal
vazgeçme
relinquishment
vazgeçme
discouragement
vazgeçme
never say die
vazgeçme
discontinuation
vazgeçme
dispensation
vazgeçme
remise
vazgeçme
abnegation
vazgeçme
remission
vazgeçme
{i} departure
yapmaktan vazgeçmek
desist from doing
yerde uçuştan vazgeçmek
(Askeri) ground abort
vazgeçmek
Favorites