vatandaşları

listen to the pronunciation of vatandaşları
Turkish - English
fellow countrymen
vatandaş
citizen

He'll be granted American citizenship. - Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

I'm a French citizen. - Ben bir Fransız vatandaşıyım.

vatandaş
{i} national

She was a British national. - O bir İngiliz vatandaşıydı.

I chose dual nationality. - Çifte vatandaşlığı seçtim.

vatandaş
(Politika, Siyaset) national subject
özgür roma vatandaşları
(Kanun) gentles
vatandaş
countryman
vatandaş
fellow countryman
vatandaş
fellow citizen
vatandaş
denizen
vatandaş
subject

The king rules over his subjects. - Kral, vatandaşları üzerinde hüküm sürer.

vatandaş
man in the street
vatandaş
(kadın) countrywoman
vatandaş
compatriot
vatandaş
fellow countrywoman
vatandaş
citizen; fellow citizen
vatandaş
compatriot, countryman, fellow-citizen
vatandaş
burgess
üçüncü dünya ülkeleri vatandaşları
(Hukuk) third world country nationals
Turkish - Turkish

Definition of vatandaşları in Turkish Turkish dictionary

VATANDAŞ
(Osmanlı Dönemi) Bir devlet ahalisinden ve teb'asından olan
vatandaş
Yurttaş: "Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz."- Atatürk
vatandaş
Yurttaş