There were too many people at the concert.
- Konserde çok fazla kişi vardı.
There were five patients in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
Do you have time to help me?
- Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Tom believes that life exists on other planets.
- Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.
Compulsory military service exists in Turkey.
- Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
There is an apple on the table.
- Masanın üzerinde bir elma var.
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
- İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
There's someone in there.
- Orada içeride biri var.
I have a right to be in there.
- Orada olmaya hakkım var.
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın.
- The prices are variable, so shop around.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.