varış

listen to the pronunciation of varış
Turkish - English
{i} arrival

He left soon after our arrival. - Bizim varışımızdan kısa bir süre sonra ayrıldı.

Our train still needs to wait for the arrival of another train. - Bir başka trenin varışı için trenimizin hala beklemesi gerekiyor.

coming
destination

The journey is more important than the destination. - Yolculuk varış noktasından daha önemlidir.

What's the destination of this ship? - Bu geminin varış yeri neresidir?

arrival, coming, advent; finish finiş
understanding, comprehension, insight
arrive
advent
(Bilgisayar) arrival process
arrest
arrival of
forthcoming
varış yeri
destination

What's the destination of this ship? - Bu geminin varış yeri neresidir?

How far is it to our destination? - Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak?

varış adresi
forwarding address
varış dosyası
destination file
varış hava alanı kontrol grubu
(Askeri) arrival airfield control group
varış kütüğü
destination file
varış noktası
point of destination
varış oranı
arrival rate
varış saati
time of arrival
varış tarihi
(Askeri) arrival date
varış trafiği
terminating traffic
varış ve toplanma harekat grubu
(Askeri) arrival and assembly operations group
varış ve toplanma harekat unsuru
(Askeri) arrival and assembly operations element
varış çizgisi
finishing line
varış çizgisi/hattı sports finish line
(on a running track)
varış öncesi raporu
(Askeri) pre-arrival report
varış ülkesi
(Hukuk) arrival country
var
{s} available

Is there a room available for tonight? - Bu gece için mevcut bir oda var mı?

Is there any help available? - İşe yarar bir yardım var mı?

var
(çoğul) there are
var
there

There is a clock on the wall. - Duvarda bir saat var.

There are few sites in the Tatar language on the Internet. - İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.

var
(tekil) there is
var
there is/are
var
belongings

Tom lost all his belongings. - Tom tüm varlıklarını kaybetti.

var
time to

Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun. - Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

He needed more time to complete the task. - Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.

var
possessions

Sami left all of his possessions behind. - Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.

var
(Bilgisayar) exists

God exists, but he forgot the password. - Tanrı var ama şifreyi unutmuş.

Compulsory military service exists in Turkey. - Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.

var
existent

Tom is having an existential crisis. - Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.

Thinking about the universe always gives me an existential crisis. - Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.

var
there are

There are few sites in the Tatar language on the Internet. - İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.

There are 40 pupils in this class. - Bu sınıfta kırk öğrenci var.

var
there is

There is a clock on the wall. - Duvarda bir saat var.

There is an apple on the table. - Masanın üzerinde bir elma var.

var
get in

How did you get in? Do you have a key? - İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?

I'll get in touch with you as soon as I arrive. - Varır varmaz seninle temas kuracağım.

var
in there

There's somebody in there. - Orada içeride biri var.

I have a right to be in there. - Orada olmaya hakkım var.

var
theres
var
is there

Is there a flight in the afternoon? - Öğleden sonra bir uçuş var mı?

Excuse me, is there a toilet nearby? - Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?

ana röle; fizik asistanı; varış ihtimali; halkla ilişkiler
(Askeri) parent relay; physician assistant; probability of arrival; public affairs
aynı en son varış gününe (LAD) sahip olan kuvvetlerin intikal önceliği; öncelik;
(Askeri) movement priority for forces having the same latest arrival date (LAD); priority; progressive routing indicator
en son varış limanı
(Askeri) final destination
en son varış tarihi
(Askeri) latest arrival date
gemi varış bilgisi; deniz güvenlik ofislerinde mevcut gemi ve liman kaptanı list
(Askeri) vessel arrival data, list of vessels available to marine safety offices and captains of the port
heyecanlı varış
cliffhanger
tahmini varış
(Askeri) estimated time of arrival
uygulanabilir varış tarihi; kuvvet faaliyet planlayıcısı
(Askeri) feasible arrival date; force activity designator
uçaksavar topçusu, varış ve toplanma bölgesi, yedek bölge tahsisi
(Askeri) antiaircraft artillery; arrival and assembly area; assign alternate area
var
existing, in existence
var
used to indicate a willingness to participate in something: Ben varım. Count me in!/I'm willing to do it./I'm with you
var
one's all, everything one has: Bütün varını bu işe harcadı. He put his heart and soul into this job
var
present, in attendance; at hand, available
var
existent, available, present; there is/are; (saatlerde) to; possessions, belongings
var
to
English - English

Definition of varış in English English dictionary

VAR
Alternative spelling of VaR.; Value at Risk
VAR
Value-added reseller. A business that re-sells goods, especially with some additional service, such as selection assistance, installation, or support
VaR
Value at Risk
var
variance
VAR
company that improves an existing product and resells it under its own brand name
Var
sojer
Var
til tree
Var
dictagraph
Var
cymograph
Var
algonkian
Var
sodger
Var
alcade
Var
caracul
Var
chico
Var
soger
var
A business that repackages and improves hardware manufactured by an Original Equipment Manufacturer (OEM) A VAR typically improves the original equipment by adding superior documentation, packaging, system integration, and exterior finish
var
Variable
var
– Value Added Reseller: Reseller who targets specific industries, business segments, or markets to sell product, consult and provide on­going support Revenues tend to be generated from value added services i e Training, custom software, special hardware, etc
var
Value Added Reseller
var
/veir/ or /var/ n Short for `variable' Compare {arg}, {param}
var
Computer reseller who puts together particular customer solutions
var
Value Added Reseller A company that resells another vendor’s product together with software, applications or consulting services of its own, thus adding value The original product’s name is usually still used
var
nIII: courage; brave, courageous
var
a unit of electrical power in an AC circuit equal to the power dissipated when 1 volt produces a current of 1 ampere
var
char Variability flag B_Vreal B - V U_Breal U - B Uncertchar Uncertainty flag [(] EmRedreal Emission redshift RedUnchar Uncertainty flag [)] Absorpchar Absorption flag EmLinechar Emission line WaveLint Wavelength AbsRedreal Absorption redshift IDrefint Identification reference EmRefint Emission redshift reference VarRefint Variability reference RadRefint Radio reference AbsRefint Absorption reference Noteschar Notes Go back to main index webmaster@ucolick org A Service of the Computing Support Group UCO/Lick Observatory University of California Santa Cruz, CA 95064 Tel: +1 408 459 2630 Fax: +1 408 454 9863
var
Acronym for Value Added Reseller A VAR is a business that adds its own "value," or application, to an existing product, and resells the resulting enhanced product as a package
var
VA regulation
var
Value Added Re-seller
var
variant
var
Company that writes application software that is packaged and sold with underlying systems software (often including a DBMS) and hardware
var
an abbreviation for variety It applies to a variation of the species
var
The SI unit of reactive power The reactive power at the port of entry of a single-phase two-wire circuit when the product of (a) the rms (root mean square) value in amperes of the sinusoidal current, (b) the rms value in volts of the voltage, and (c) the sine of the angular phase difference by which the voltage leads the current is equal to 1
var
value-added reseller; a business that repackages and improves hardware manufactured by an original equipment manufacturer
var
See: Value-at-risk model
var
a company that integrates the hardware and software of several vendors with its own software, then resells the entire package
var
Value-Added Reseller A business that repackages and improves hardware manufactured by an original equipment manufacturer
var
Variable This Virtual character formatting element indicates text that represents a variable name
var
Value-Added Reseller
var
[in] Contains the name of the item in the collection
var
Volt Amps Reactive
var
abbreviation for volt ampere reactive Unit of ac reactive power
Turkish - Turkish
Varma durumu veya biçimi. Çabuk kavrayış, anlayış, güçlü seziş, irfan
Varmak durumu veya biçimi
Bir yarışın son bulduğu yer, finiş
Çabuk kavrayış, anlayış, güçlü seziş, irfan
varış çizgisi
Bir yarışın son noktasını belirleyen çizgi
VÂR
(Osmanlı Dönemi) (-) f. (Teşbih edatıdır) Gibi, ...li, kerre, def'a, sâhib, mâlik, lâyıklık (yerinde kullanılarak birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Melek-vâr : Melek gibi. Ümid-vâr: Ümidli
VÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Teşbih edatıdır) Gibi, ...li, kerre, def'a, sâhib, mâlik, lâyıklık (yerinde kullanılarak birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Melek-vâr : Melek gibi. Ümid-vâr: Ümidli
var
Sahiplik bildiren olumlu isim cümleleri kurar: "Rahatsız etmek istemem, hem de işim var."- H. E. Adıvar
var
Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
var
Elde bulunan şey
var
Elde bulunan her şey: "Elimizden alınan şeyler bütün varımız ve bütün varlığımızdır."- R. E. Ünaydın
var
Sahiplik bildiren olumlu isim cümleleri kurar
var
Elde bulunan her şey
English - Turkish

Definition of varış in English Turkish dictionary

var
değişken

Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın. - The prices are variable, so shop around.

Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim. - Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.

var
variant variation
varış
Favorites