Our train still needs to wait for the arrival of another train.
- Bir başka trenin varışı için trenimizin hala beklemesi gerekiyor.
I await your arrival.
- Ben varışını bekliyorum.
The journey matters more than the destination.
- Yolculuk bir varış noktasından daha önemlidir.
The journey is more important than the destination.
- Yolculuk varış noktasından daha önemlidir.
How far is it to our destination?
- Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak?
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
Is there a tour guide available?
- Müsait bir tur rehberi var mı?
There's a cat on the table.
- Masanın üzerinde bir kedi var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
Tom believes that life exists on other planets.
- Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
There are 340 species of hummingbirds.
- Sinekkuşlarının 340 türü vardır.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There is a book on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
- İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
How did you get inside? Do you have a key?
- İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
I have a right to be in there.
- Orada olmaya hakkım var.
Is there something in there?
- Orada bir şey var mı?
Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra bir uçuş var mı?
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
- Variable names in C are case sensitive.
Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın.
- The prices are variable, so shop around.