I looked up the arrival time in the timetable.
- Tarifede varış saatine baktım.
He left soon after our arrival.
- Bizim varışımızdan kısa bir süre sonra ayrıldı.
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
They reached their destination.
- Varış yerlerine ulaştılar.
How far is it to our destination?
- Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak?
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
There's a cat on the table.
- Masanın üzerinde bir kedi var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
Do you have time to help me?
- Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
I do not believe that God exists.
- Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
- İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
There's somebody in there.
- Orada içeride biri var.
Is there something in there?
- Orada bir şey var mı?
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra bir uçuş var mı?
Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.