I'll get him to carry this case upstairs.
- Ona, bu valizi üst kata taşıtacağım.
A valise of this size is very handy.
- Bu boyuttaki bir valiz çok kullanışlıdır.
Kumiko got a porter to carry her suitcase at the airport.
- Kumiko havaalanında valizini bir hamala taşıttı.
I had the porter carry my suitcase.
- Hamala valizimi taşıttım.
After hugging Tom, Mary picked up her suitcase and left.
- Tom'a sarıldıktan sonra, Mary valizini aldı ve gitti.
Mary asked Tom to carry her suitcase.
- Mary Tom'dan valizini taşımasını istedi.
Kyoko was kind enough to carry my baggage for me.
- Kyoko benim için valizimi taşıyacak kadar yeterince kibardı.
I only have this baggage.
- Benim yalnızca bu valizim var.