Definition of vali̇d in English Turkish dictionary
- valid
- geçerli
Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
- You ought to think over whether the premise is valid or not.
Bu geçerli bir bakış açısıdır.
- This is a valid point of view.
- validity
- geçerlilik
- valid
- doğru
Doğrulama yöntemi Bowling'in raporlarına da dayanıyordu.
- The validation methodology was based also on Bowling's reports.
Lütfen bu bileti doğrula.
- Please validate this ticket.
- valid
- {s} geçerli: valid passport geçerli pasaport
- valid
- sahih
- valid
- muteber olmak
- valid
- varid
- valid
- geçerliliği
Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.
- Your argument has no validity.
İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
- Can you prove the validity of your assertion?
- valid
- (Bilgisayar) geçerlidir
Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.
- Tickets are valid for just two days, including the day they are purchased on.
Bu vize ne kadar süre geçerlidir.
- How long is this visa valid?
- valid
- haklı
- valid
- (Tıp) geçerlilik
- valid
- sağlam temele oturtulmuş
- valid
- yasal
Şikayetimin yasal olduğunu düşünüyorum.
- I think my complaint is valid.
- valid
- muteber
- valid
- mantıklı
Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
- With all due respect, I think they both had valid points.
- valid
- kanunî
- valid
- makul
- valid
- meşru
- valid
- {s} sağlam
- valid
- {s} yürürlükte
- valid
- validlymuteber olarak
- valid
- kanuni
- valid
- {s} doğru, sağlam: valid evidence sağlam kanıt
- valid
- meşru olarak
- valid
- meriyette
- valid
- {s} geçer
O, 31 Mart, 1997 tarihine kadar geçerlidir.
- It's valid until March thirty-first, nineteen-ninety-seven.
Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
- You ought to think over whether the premise is valid or not.
- valid
- {s} yerinde
- valid
- {s} yasal, meşru: valid heir yasal mirasçı
- valid evidence
- sağlam kanıt
- valid for
- (Bilgisayar) geçerlilik süresi
- valid from
- (Bilgisayar) geçerlilik
- valid from
- (Bilgisayar) geçerlilik başlangıcı
- valid heir
- yasal mirasçı
- valid to
- (Bilgisayar) geçerlilik sonu
- valid for
- için geçerli
- valid until
- e kadar geçerlidir
- valid arguments
- (Ticaret) geçerli savunu
- valid arguments
- (Ticaret) geçerli kanıt
- valid ballots cast
- (Politika, Siyaset) geçrli oylar
- valid expectation
- (Ticaret) geçerli beklenti
- valid ground
- (Kanun) haklı gerekçe
- valid in law
- (Kanun) hukuken muteber
- valid in law
- (Kanun) hukuken geçerli
- valid reason
- (Politika, Siyaset) meşru sebep
- valid reason
- (Politika, Siyaset) kanuni sebep
- valid signal
- geçeri sinyal
- valid vote
- geçerli oy
- validity
- {i} geçerlik
- be valid
- geçerli olmak
- valid
- cari
- validity
- yürürlük süresi
- validity
- meşruluk
- validity
- sıhhat
- validity
- (Politika, Siyaset,Ticaret) yürürlük
- validity
- (Bilgisayar) geçerliliği
Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.
- The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.
Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.
- Your argument has no validity.
- validity
- dürüstlük
- validity
- yasaya uygunluk
- validity
- geçerli olma durumu
- validity
- (Politika, Siyaset) hukuki yeterlik
- validly
- (Kanun) geçerli olarak
- declare valid
- doğru söyle
- validity
- doğruluk
- validness
- geçerlilik
- Specified cast is not valid.
- Specified cast iş not valid
- To be valid
- geçerli saymak
- Validity
- geçerlilik süresi
- a valid
- geçerli
- acceptance as true or valid
- olarak kabul doğru veya geçerli
- became valid, became effective
- geçerli oldu etkili oldu
- declare valid
- doğru şöyle
- deductively valid
- tümdengelim geçerliliği
- still valid
- hala geçerli
- array value is not valid
- (Bilgisayar) dizi değeri geçerli değil
- be valid
- geçmek
- binding and valid
- (Politika, Siyaset) bağlayan ve geçerli
- declare valid
- doğru söylemek
- guid not valid
- (Bilgisayar) guıd geçerli değil
- integer is not valid
- (Bilgisayar) tamsayı geçerli değil
- not yet valid
- (Bilgisayar) henüz geçerli değil
- password not valid
- (Bilgisayar) parola geçerli değil
- this card is not valid
- bu kart geçerli değil
- validity
- {i} yasallık
- validity
- {i} sağlamlık
- validity
- (Askeri) GEÇERLİK, DOĞRULUK; SIHHAT: Genel olarak bir personel ölçme cihazının ölçmesi beklenen ustalık, bilgi sahası, istihdat ve diğer nitelikleri ölçme derecesi; bir personel değerlendirme cihazının, fiili görev sahasında başarı gösterecek kimselerle bu hususta zayıf kalacak kimseleri önceden seçme derecesi. Bir maksat için gerekli olmayabilir. Geçerlilik bir ölçme cihazının asli niteliği değil, cihazın maksatlarıyla ilgilidir
- validly
- geçerli bir şekilde
- validness
- i., bak. validity